Gaziantep bir kez daha UNESCO listesinde

Turizm Bakanlığı “turizmde rekorlar devam ediyor” diye açıkladı.

Bakanlık verilerine göre ülkemizi 2018’in ilk 4 ayında ziyaret eden yabancı sayısı, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 32,55 arttı. Nisan ayında ise geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 28,27 artışla 2 milyon 655 bin 561 yabancı ziyaretçiyi ağırlamışız.

Ülke olarak sahip olduğumuz tarih, kültür, doğa, deniz, güneş, gastronomi gibi değerlerimizi göz önünde bulundurduğumuzda bu rakamlar asla yeterli değil.

Dünya turizm pastasından çok daha fazla pay alma şansımız var, potansiyelimiz var bunun için de yapmamız gerekenler, almamız gereken yollar var.

Mesela değerlerimizi tescillemek bu yollardan biri.

Gaziantep’in bu anlamda yaptığı örnek işler her geçen gün artıyor. Şehirdeki kurumlar yerel ürünlerimizi coğrafi işaretle tescilliyor.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarih ve kültür varlıklarımızı Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) geçici ve kesin listesine taşımak için büyük emek veriyor.

Biliyorsunuz Gaziantep gastronomisi UNESCO ile tescillendi.

Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi ile Zeugma Arkeolojik Siti 2012 yılında UNESCO geçici listesine alınmıştı. Bu listeye geçtiğimiz günlerde Gaziantep’in tarihi altyapısı olarak bilinen, yer altı su tesisleri kastellerle içme suyu şebekesi livaslar da alındı.

Kültürel varlıkların UNESCO listesinde olması demek; bu evrensel kültürel ve doğal değerlerimizin dünyaya tanıtılması ve korunmaları için uluslararası kaynaklardan da yararlanılarak gelecek kuşaklara en iyi şekilde aktarılması demektir.

O nedenle çok önemlidir geçmişte su dağıtım sistemi olarak bilinen kastel ve livaslarımızın bu listede yer alması, turizme kazandırılması.

Gaziantep’in yer altındaki bu kastel ve livasların  Anadolu’da sadece Gaziantep’te rastlanması da Gaziantep’teki girişimci ruhun geçmişten geldiğini gösteriyor.

Her girişim gibi bu da bir ihtiyaçtan doğmuş. Bölgenin sıcak ve kurak bir iklime sahip olması yöneticileri su yönetimiyle ilgili çözümler üretmeye yöneltmiş. O dönemin teknolojisine, medeniyetine, bilgi birikimlerine göre kurulan bu sistem; yer altı sularıyla ilgili kastel denilen, kirli suyla temiz suyun birbirine karışmadığı, yer altından bu akışın sağlandığı bir sistem.

Sayın Fatma Şahin’in de ifade ettiği gibi  “Sıcak coğrafyada buharlaşmayı önlemek için yer altında büyük bir medeniyet gelişmiş”.

Altı üstü tarih kokan şehrimize bu liste çok yakıştı.

You May Also Like

Ramazan, Paskalya, Pesah ve ekmeğin kutsallığı

Ekmek Savaşı

ARDA GÜLER İSE TÜRK FUTBOLU DA GÜLER

Kış yaman geçmezse, yaz yavan geçermiş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir